Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım Nilüfer

GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım Konusu ve Özeti. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım kitabını okuduysanız inceleme eklemeyi unutmayın. Neokur kitap hakkındaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı merak ediyor. Yazar: Haldun Taner. Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları. ISBN: 9789750832864. Sayfa: 132 sayfa Basım Tarihi: 2015. Oyunun Konusu : “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım oyununun ana temasıda bir yanlış koşullandırma oyunun ekseni,küçük ezik bir adam kapsadığı süre,yakın tarihimizin yetmiş yılı dekoru,Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin,Çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım Kısa Özet. Haldun Taner, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor. NilüferKent Tiyatrosu. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım gibi yapıtlarından seçilen bölümler, tiyatrocuların performanslarıyla yeniden canlandırılıyor. larmasalında Nilüfer, sabrıyla, azmiyle; Gözlerimi kaparım! Vazifemi yaparım! 2. Şehzâde ipi. İncelediğimiz masallarda padişahın . HaldunTaner’in 1964 yılında kabare tarzında yazdığı “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”, Vicdani ile Efruz isimli iki arkadaşın II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908’den 1960’lı yıllara kadar geçen serüvenini konu ediyor. Vicdani ve Efruz hayat yolculuğunda hepimizin rastladığı iki zıt prototip. Vicdani GözlerimiKaparım Vazifemi Yaparım ve Özne-İktidar İlişkisi. Milli Eğitim Bakanlığı-Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Eskişehir/Türkiye. Anahtar Kelimeler: Modernizm, toplum, isyan, mücadele, iktidar, özne, Haldun Taner. xXBoaX. Oyunun Adı Sırça Hayvan Koleksiyonu Yazan Tennessee Williams TOM – Benim ne yapmaya çalıştığımı sanıyorsun sen? Benim de sabrımın sonunda tükeneceğini bilmiyor musun, anne? Biliyorum, biliyorum. Senin için hiçbir önemi yok… Ne yaptığımın ne olmak istediğimin… ikisi arasındaki uçurumun… sen bunları hiç düşünmezsin ki… bak, dinle! Şu ayakkabı mağazasındaki işe bayıldığımı mı sanıyorsun? Amanda’nın üzerine eğilir Avrupalı ayakkabıcılara âşık olduğumu mu düşlüyorsun? Şu seloteks kaplamalı yerde, florasan ışıklarının altında elli beş sene geçireceğimi mi sanıyorsun! Bak! Sabahları oraya gitmektense, birisinin demir çubukla beynimi patlatmasını tercih ederim! Her sabah gelip de şu kahrolası ”kalk ve ışılda! kalk ve ışılda!” demiyor musun ben de kendi kendime ”şu ölü insanlar ne kadar da şanslı!” diyorum. Fakat yine de kalkıp işe gidiyorum. Ayda altmış beş dolar için tüm hayallerimden, olmak istediklerimden ve rüyalarımdan vazgeçiyorum! Sen de bana bencil diyorsun… evet tek kendimi düşünüyorum. Neden… bak, eğer bencillik benim düşündüğüm şey ise, anne, ben de onun gibi olurdum… gitmiş! Babasının fotoğrafını işaret eder Yolların beni götüreceği son noktaya kadar! Annesi kolunu tutar Tutma beni, anne! Sinemaya gidiyorum! Esrar inlerine gidiyorum. Evet, esrar inleri, günahkarların ve suçluların takıldığı inlere, anne. Hogan Çetesi’ne katıldım, kiralık bir katilim ben, bir keman kutusunun içinde bir makineli tüfek taşıyorum! Vadide bir dizi ev işletiyorum. Bana cani diyorlar, cani Tom Wingfield; ve ben iki yüzlü bir hayat yaşıyorum. Gündüzleri ticarethanede çalışan, dürüst basit bir mağaza işçisi, geceleri ise suç dünyasının dinamik çarı anne. Kumarhanelere takılıyorum, rulet masasında servetler harcıyorum. Gözümün birine sahte bir maske takıyorum, bir de takma bıyık, bazen de yeşil peruk takıyorum. Bu durumlarda bana… ”El Diablo” yani ”iblisin kendisi” diyorlar. Ah, seni uykusuz bırakabilecek ne de çok şey anlatabilirim! Düşmanlarım burayı havaya uçurmaya hazırlanıyor. Gecenin birinde hepimizi göğe şutlayacaklar! Ben çok mutlu olacağım, tabii siz de! Siz yükselecek, süpürgenizle uçacak ve Blue Mountain’a on yedi görücüyle varacaksınız! Seni gidi, çirkin, geveze… cadı… Eğitim Tümay Özokur Akademi Kamera Önü Oyunculuk Sadri Alışık Kültür Merkezi Dialog Anlatım İletişim Safa Önal Senaryo Yazarlığı ve Genel Edebiyat İlişkileri Dizi Yarım Elma2002, Bayanlar Baylar2002, Dünya Varmış2002 Tiyatro Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım Anlatan ve Nilüfer Rolleri - 2019 Yetenekler Basketbol lisans, Yüzme, At binme, Dublaj, Şan Yabancı Dil Almanca OYUNLAR Oynadığı Sahneler Etkinlikler Henüz etkinlik eklenmemiş. Bugün Bu Hafta Bu Ay Gelecek Ay İlişkili İçerikler  Dramaturgi Arama Oyun adı, Orijinal adı, Yazar adı, Çevirmen adı bölümlerinde arama yapabilirsiniz  Sahneleyen Tiyatro Ankara Devlet Tiyatrosu Oyun Durumu Gösterim dışı oyun İlk Oynama Tarihi 2014-15 Süre 2 perde 2 saat 30 dakika Gösterim Sayısı 16 Sosyal Medya Kadro YAZAN HALDUN TANER YÖNETEN ALİ DÜŞENKALKAR DEKOR TASARIMI TAYFUN ÇEBİ KOSTÜM TASARIMI FUNDA ÇEBİ IŞIK TASARIMI ALİ DÜŞENKALKAR DANS DÜZENİ CİHAN YÖNTEM MÜZİK MURAT GEDİKLİ SAHNE TASARIMI TAYFUN ÇEBİ DANS ÇALIŞTIRICISI GÜLDEN ÇELEN YÖNETMEN YARDIMCISI ESAT TANRIVERDİ ASİSTANLAR GÜNEŞ ALTINBAŞ SEREZLİ BURÇİN SEZEN KORO EĞİTMENİ SERKAN KOCADERE Oyuncular ESAT TANRIVERDİ İRFAN KILINÇ ŞİRİN GİOBBİ PINAR GÜN ALİ FUAT DAVUTOĞLU ALİ HAKAN BEŞEN ERGİN ÖZDEMİR CAN ÖZTOPÇU SAVAŞ TAMER SEÇİL ÖZTAN AYLİN DİNÇ CİHAN KAYMAK SİNEM ERTUĞRUL ORİDA YILDIRAN BİLGE AYDÖNER MUTLU MERT AĞACIK GÜLCİHAN KISACIK ÖNCÜ KAMIŞLI DUYGU YILDIZ YAVUZ SERHAT YAZICI ESRA DEMİRKAPI BURGAÇ DÖĞÜŞÇÜ GÖKHAN BURAK ANSEN İlişkili Kişiler Konu Haldun Taner doğmuş, 100 yıl olmuş, doğum yılını, 100 yaşın kutlu oluşunu bir oyunla; "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile alkışlıyoruz. Bir hiciv, bir ortaoyunu, bir geleneksel öğreti, bir başyapıt. Türk tiyatrosunun en nadide örneklerinden, yakın tarihimizin en güzel tanıklıklarından bir 6. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri -Komedi ya da Müzikal Dalında Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu İrfan Kılınç / Ankara Devlet Tiyatrosu – “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” -Komedi ya da Müzikal Dalında Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Şirin Giobbi / Ankara Devlet Tiyatrosu – “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” TİYATRONLİNE Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım HALDUN TANER ÖZET Yıl 1908... baskıcı yönetiminin halkı bunalttığı,isyanın eşiğine getirdiği,destekçileri olan gerici ve softacıların verdikleri fetvalarla halka nefes aldırmadığı dönemde Vicdani ile Efruz dünyaya geldiler. Bu baskı ortamının içerisinde Vicdani az gelirli, hükümetin fikrini kendi fikri sayan, milliyetçi,asker bir babanın oğlu olarak yoksulluk içinde doğar. Efruz ise, dönemin en zenginlerinden,İttihat ve Terakkicilerle ahbap olan,bolca Batılı dostu bulunan bir Alman firmasının İstanbul mümessili baba Firuz ile, yine İttihatçıların gözbebeği anne Efsayiş'in oğlu olarak Vicdanilerin tam karşısındaki köşkte dünyaya gelir. Vicdani'nin annesi doğumdan üç ay sonra ölür. Efruz ise, İttihat ve Terakki Partisi'nin 1914'te iktidara gelmesiyle, ailesinin en parlak döneminin keyfini sürer. Vicdani'nin babası Fedai de Sarıkamış'ta Ruslara yapılan başarısız bir saldırı sonucu ,kış günü soğuktan ve hastalıktan ölür. Vicdani böylece 7 yaşında ,hem anasız hem babasız babaanne elinde kalır. 1916 yılında iki mahalle arkadaşı beraberce mahalle mektebine başlarlar. Vicdani,ilk aşkı olan sınıf arkadaşı Cemalifer'i kurnaz Efruz'a kaptırır. Efruz parasını ve babasının adını kullanarak,bir arada bulundukları her ortamda Vicdani'yi ezerek ön plana çıkmayı başarır. Meralifer'de gençlik döneminde arkadaşının elinden aldığı güzel kızlardan biridir. Böylece üniversite de biter. Dönem azınlık gruplarının İstanbul sermayesini temsil ettiği dönemdir. Efruz, babasının tanıdıkları sayesinde bir azınlık şirketi olan Vagonli'de çalışmaya başlar. Ama asıldığı sekreter kız, genel müdürün sevgilisi çıkınca şirketten kovulur. 1930 Efruz'un kovulduğu şirket aleyhine düzenlenen miting, birdenbire yabancı sermayeye karşı milli ekonomiyi savunan bir miting haline dönüşür. Efruz burada da parlar. Yıl 1933, Hitler Almanya'da iktidara gelir ve çocukların da askerlik çağı...Efruz, torpille İstanbul'da kalırken,Vicdani Doğuya gönderilir. Yine İstanbul sosyetesinden olan patron Sebati Yılmaz,kendi çıkarlarına uygun bir şekilde şirketini işletecek olan üç genci işe alır. "Her İş üzerine Ticaret Şirketi"her türlü iş için her türlü yolu kullanır. Sebati Yılmaz da öyle. Lalifer'i metresi yapabilmek amacıyla işe alır, belli olmaması için Vicdani ile evlenmesini sağlar. Tüm bunları da tabii ki Efruz'a yaptırır. Lalifer'in oğlu,Vicdani'nin kendisinden olduğunu sandığı Mağsumi de aslında Efruz'un oğludur .Patron Vicdani'yi teftiş için Erzincan'a gönderir. Böylece Lalifer'de kalabilecektir. Ama Erzincan'daki deprem nedeniyle Vicdani geri döndüğünde ikisini yakalar. Vicdani görevini tamamlayarak işinden ayrılır. Efruz,zengin olma yolunda hızlı adımlar atarken bir Gazete İdarehanesi kurar. " Halkın Nabzı"... İki arkadaş yıllar sonra burada tekrar karşılaşır ve Efruz Vicdani'yi işe alır. Mahzun Kalpler sütunu başyazarı...Vicdani'yi kullanarak her türlü yolsuzluktan kurtulmayı başarır. Gazeteye gelen Nilüfer adındaki bir genç kadın da Vicdani'nin yakasına yapışır,kolay kolay da bırakmaz. Efruz AP milletvekili olarak meclise girmeyi başarır. Derken 12 Mart gelir ve yoğun takipler başlar. Efruz, kendisi yüzünden hapise düşen arkadaşı Vicdani'yi yine kendisi hapisten kurtarır. Oyunun bundan sonrası ise; Vicdani'nin Efruz'la ve kendisiyle hesaplaşmasını getirir... OKUL-1 Hoca-Efruz-Vicdani-Cemalifer-Gazeteci-Koro Mahalle mektebi,II. Abdülhamit döneminde gerici,softacıların ders verdiği yerlerdi. Tamamen gerici, soru sorulmasını,cevap istenmesini kesinlikle kabul etmeyen bu eğitim ortamında çocuklar ders adı altında hocalarının bilgi kalıplarını alıp, soru sormamayı öğrenirken ülke savaş içinde çırpınıyordu. Mustafa Kemal bu savaşa Osmanlı'nın girmesine karşıydı. Fakat savaş başlayınca o da orduda görev aldı. Fakat yönetimin ülkeyi uçuruma sürüklediğini görünce bu duruma isyan ederek ,Milli Mücadele adı altında bağımsızlık mücadelesini başlattı. Hükümet onu Samsun'a gönderdi. O ise halkı kurtuluş için hep beraber mücadeleye çağırdı. İngilizlerin baskıları sonucu İstanbul Hükümeti onun bu çalışmalarından çok rahatsız oldu ve onu geri çağırdı. Fakat o gerekirse memuriyetten de istifa edebileceğini bildirerek geri dönmedi. İstanbul'da Mustafa Kemal'e destek olan 150 Türk aydını Mart 1920 İstanbul işgal edildi. 23 Nisan 1920'de TBMM toplandı. Damat Ferit Paşa Anadolu'da ayaklanmalar çıkarttı. Çıkarılan fetvaya göre Mustafa Kemal ve arkadaşları ölümle cezasına çarptırıldılar. Böylece 10 Ağustos 1920'de Damat Ferit Paşa ülkenin bağımsızlığını dış devletlerin eline veren Sevr'i imzaladı. İttihat ve Terakkiciler Avrupa'ya kaçtılar. OKUL-2, Hoca,Cemalifer,Vicdani,Efruz Ülke halkından istenen devekuşu gibi kafasını kuma gömmesi ve yurdunun istila edilmesine göz yummasıdır. Büyükler her şeyi bizden daha iyi düşünür! Hoca tek bir bilgi kırıntısına bile tahammül edemez. Saat-1, Vicdani,Polis- Saat-2,Efruz,Polis Vicdani boynu bükük yetim,bulduğu saati karakola götürür, Efruz ise pişkin, babasına sırtını dayamış, ondan kaptığı tüm hileleri kendine uydurmuş. Gider saati karakoldan alır. Polis teşkilatı II. Abdülhamit döneminde Batı'dan alınan bir sisteme göre kurulmuştur. Ama polis de, sabahları mesaisine gelmek, akşamları da evine gitmek olan memur zihniyetine sahiptir. İLK AŞKCemalifer,Vicdani Bisiklet Efruz-Cemalifer Kız erkek ilişkilerinin ağıza dahi alınamadığı bu dönemde her şey günah-sevap ikilemine dayandırılır. Cemalifer de Batı özentisinin yoğunlaştığı bu dönemin, nerede olduğunu bilemeyen kişiliklerinden biridir. Tobler çikolataları da dışarıdan gelen bir çikolatadır ve çocuklar dışarıdan gelen ne olursa olsun bir hayranlıkla bekler olmuşlardır. Bisiklet de kol saati de olmayana olan hayranlığın birer sembolleridir. Halk Milli Mücadelenin doğruluğuna inanmıştır ve Mustafa Kemal'in önderliğinde Kuva-yi Milliye kuvvetleri oluşturulur. Bu ordular giderek düzenli ordular halini alırlar ve savaş meydanlarında büyük zaferler kazanılır. İngiliz hükümetinin Yunanlıları kışkırtarak İzmir'de saldırı başlatmak planları işe yaramaz. İngiliz hükümeti devrilir. 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi ile büyük devletler Türk Devleti'ni tanırlar. 20 Kasım 1922'de Lozan Barış Antlaşması'yla da bağımsızlık ilan edilmiş oldu. Kuva-yi Milliye kumandanı Refet Paşa İstanbul'a geldiğinde halkın sevinç gözyaşlarıyla karşılanır. ŞARK MAHVİLİ, Müdür,Efruz,Cemalifer, Vicdani Efruz yine Vicdani'yi alteder. Nihayet 1923'de Cumhuriyet ilan edildi. M. Kemal Cumhurbaşkanı,İsmet İnönü ise Başbakan oldu. Hilafetin kaldırılması bir dönemin de sonu oldu. Toplumsal yaşamda devrimler ardı ardına geldi. Türkçülük akımları bu dönemde yoğunlaştı. Dilin Türkleştirilmesine çalışıldı. Tüm Türklerin kökeninin Orta Asya'ya dayandığını ve günün birinde mutlaka oradaki Türklerle birleşilmesi gerektiğini savunan Turancılık akımı başlar. Çocukların üniversitedeki halkevi temsilinde de bu akımın izleri görülür. "Fetihçi Türkler,Türk olmanın bütün ayrıcalıklarını taşırlar ve her zaman asildirler". AKIN, Rejisör,Kız,Vicdani,Efruz,Meralifer,Çinli Böylece üniversite de biter. Dönem azınlık gruplarının İstanbul sermayesini temsil ettiği dönemdir. Efruz, babasının tanıdıkları sayesinde bir azınlık şirketi olan Vagonli'de çalışmaya başlar. Ama asıldığı sekreter kız, genel müdürün sevgilisi çıkınca şirketten kovulur. 1930 1929 Dünya Krizi'nden Türkiye'de etkilendi. Ülkede, devletçi ve korumacı bir ekonomi politikası uygulanmasına çalışıldı. 1931'de devletçilik CHP'nin programına girdi. Bu programın en belirgin özelliği, devletin tarım dışındaki alanlarda yatırımcı ve üretici olarak ortaya çıkmasıydı. 1933'de 1. 5 Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı. Sanayi üretiminde ortalama yıllık % 11,6 oranında bir büyüme,dünya buhranı koşullarında ve esas itibariyle ülkenin kendi imkanlarıyla gerçekleşti. VAGONLİ-Vicdani,Efruz,Sesler,Ali Çetinkaya Efruz'un kovulduğu şirket aleyhine düzenlenen miting, birdenbire yabancı sermayaye karşı milli ekonomiyi savunan bir miting haline dönüşür. Efruz burada da parlar. Yıl 1933, Hitler Almanya'da iktidara gelir ve çocukların da askerlik çağı...Efruz, torpille İstanbul'da kalırken,Vicdani Doğuya gönderilir. Doğu'da da milli ekonomi amacıyla kalkınma çalışmaları sürer. ASKERLİK-1,Efruz,Perizat ASKERLİK-2,Vicdani,Gedikli,1. ve 2. askerler Yıl 1935, BÜRO-1,Vicdani ve Efruz iş görüşmesindeler. Yine İstanbul sosyetesinden olan patron Sebati Yılmaz,kendi çıkarlarına uygun bir şekilde şirketini işletecek olan üç genci işe alır. O dönem yabancılarla kim iş yaparsa zengindi. O da işini bilen bir tüccardır. "Her İş Üzerine Ticaret Şirketi "her türlü iş için her türlü yolu kullanır. Sebati Yılmaz da öyle. Lalifer'i metresi yapabilmek amacıyla işe alır, belli olmaması için Vicdani ile evlenmesini sağlar. Tüm bunları da tabii ki Efruz'a yaptırır. Lalifer'in oğlu,Vicdani'nin kendisinden olduğunu sandığı Mağsumi de aslında patronun oğludur. 1936 İspanya İç Savaşı patladığında tüm demokratik ülkeler Cumhuriyetçilerin,halkın yanındayken, Almanya,İtalya ve diğer faşist ülkeler faşist lider Franco'nun yanındadırlar. Avrupa ülkeleri kesinlikle silah ,uçak yardımı yapmazken,Türkiye'den Franco'ya uçak satılır. Bizim Sebati Yılmaz da bir yolunu bulup uçakları satan şirketin patronudur. Yıl 1938,Atatürk'ün ölümü.. Hitler savaş çıkarmayı başarır ve Polonya'ya saldırır. İsmet Paşa dönemin tek şefi. Savaş nedeniyle ekonominin her alanında müdahalecilik var. Ekmekler vesikaya bağlı. Özel girişim kontrol altında. Varlık vergisi garı Müslimlere çok büyük külfetler getiriyordu. Vergileri ödemeyenler çalışma kamplarında zorla çalıştırılıyorlardı. Türk hükümeti ırkçılık suçlamalarıyla bu uygulama sonucunda yüzyüze kaldı. Turancılar dağıtılıyorlar. EVLENME- Vicdani,Efruz,Lalifer Yıl, 1940.. PERDE Savaş yılları tüm zorluklarıyla devam ederken Her İş Üzerine Ticaret Şirketi de hükümetin izleyeceği yöne göre yön belirler. Hükümetin yönü de sürekli değiştiği için ona endeksleşirler. Hükümet ilkin savaşın dışında kalır. Bu arada saldırmazlık anlaşmalarıyla kendini güvenliğini garantiye almaya çalışır. Daha sonra savaş açacağımız Almanya ile diğer devletlerin karşı çıkmasına rağmen ticaret anlaşması yapılır. Krom ihracatı böylece Sebati Yılmaz'ın işlerinin daha da açılmasını sağlar. Patron,Vicdani,Lalifer,Efruz Patron Vicdani'yi teftiş için Erzincan'a gönderir. Böylece Lalifer'de kalabilecektir. Ama Erzincan'daki deprem nedeniyle Vicdani geri döndüğünde ikisini yakalar. Sebati Yılmaz o gece kalp krizinden ölür. Böylece şirketin varisi olan patronun karısıyla evlenen Efruz, patronunun mirasına da konmuş olur. Ekonomide liberasyon politikası kendini göstermeye başlamıştır. Fakat savaşın ekonomiyi içinden çıkılamaz bir hale getirmesi nedeniyle TL'nin değeri düşürülür. İthalattaki kısıtlamalar kaldırılmış,dış ticaret serbestisi getirilmiştir. Türkiye halen fiilen savaşta değildir. Fakat ABD ve İngiltere Türkiye'yi savaşa sokmak için her şeyi yaparlar. En sonunda ABD'nin atom bombasıyla Japonya'yı yenilgiye uğratmasıyla savaş sonu yaklaşmıştır. Avrupa devletleri ve ABD ortak savunma ve ortak ekonomi amacıyla oluşturdukları çıkar birliğinde yer alması için Türkiye'ye Almanya'ya savaş açması koşulunu getirirler. Türkiye de savaş sonuna 43 gün kala Almanya'ya savaş açar. Böylece San Fransisco Konferansı'na katılır. Artık hükümet de liberalizm politikasını işletmeye başlar. Amerika en büyük dostumuz olurken, Efruz da Amerikan Benzin Tröstü'nün Türkiye temsilcisi olur. CHP içerisinden de liberalizme inanan dört kişi çıkar ve muhalif kanadı oluşturur. CHP tüzüğüne karşı Dörtlü Takriri verirler. Partiden dışlanırlar ve DP'nin zemini oluşur. DÖRTLÜ TAKRİR,Vicdani,Efruz Liberalizmin sesi,yabancı sermayenin destekçisi, ülkeyi zenginleştirme iddiasındaki DP, 14 Mayıs 1950'de yapılan seçimlerle iktidara geldi. ABD ve Batı yandaşlığı genel politikaları olan iktidar döneminin ilk yılları refah ve bolluk içinde geçti. Ama 1955 sonrası, devlet dış borçlarını ödeyemez hale gelince gelir dağılımı bozuldu, halk katmanları arasındaki uçurum büyüdü. Özel sektörde teşvik görenlerin cebi para gördü ama bürokrasi ve subay kesiminde ciddi gelir sıkıntıları ortaya çıktı. Hükümet de bu rahatsızlıkları çok görmek istemeyip aksine hürriyetleri kısıtlamaya kadar işi vardırınca, basın susturulmaya çalışılınca halkın rahatsızlığı arttı. Üniversitelerde ciddi ayaklanmalar çıktı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar üniversitede gösteri yapan öğrencilere ateş açılması emrini vererek darbenin gelmesini hızlandırdı. 27 Mayıs 1960 Gazeteci Sesi,Radyo,Başka Bir Ses GAZETE İDAREHANESİ-Efruz,Vicdani,Yazı İşleri Müdürü,Cevdet Nilüfer,Vicdani Gazetelerde haber yapmak artık sakıncalı hale geldiğinden,herkes çok dikkatli olmak zorundaydı. Tabii bu ortamdan da faydalanacak tek bir kişi olabilirdi Efruz. Efruz da kurduğu gazetedeki habercilik anlayışıyla dönemin habercilik ve özgürlük anlayışını ortaya koydu. Vicdani de Mahzun Kalpler sütununda görev alarak felsefenin yapıtaşlarından biri oldu. Bırakınız yapsınlar, Bırakınız geçsinler parolası getirdiği tüm hürriyetlerle kiminin parasını artırma hürriyeti oldu, kimininse elinden yaşama,konuşma,düşünme hürriyetini aldı. Yassıada Mahkemeleri ve idamlar bir döneme noktasını koydu. Mahkemelerde yanlış-gerçek,ciddi-komik,her türlü dava açıldı. O dönem DP iktidar partisine mensup herkes mercek altına alındı. Efruz ve Vicdani de yargılananlar arasındaydılar. Efruz yine bağlantılarını kullanarak ateşe attığı arkadaşını ateşin içinden çıkardı. Sebati Yılmaz'ın karısı Şemsicihan Hanım'a dönemin siyasilerinin yazmış olduğu aşk mektupları,şantaj araçları Vicdani'nin çekmecesinde bulunmuştu. Tabii o çekmeceye onları koyan Efruz'du. Böylece dönemin siyasilerinin de tertemiz bir politikayla devletin başını nasıl işgal ettiklerini görebiliyoruz. SORUŞTURMA- Sivil Polis,Emniyet Müfettişi,Efruz,Vicdani HAPİSHANE- Efruz,Vicdani 1961 anayasası, düşünce özgürlüğünü getirdi. O dönem farklı görüşler aynı ortamda çatışabildi. Bir dönem Kurucu Meclis hükümeti idare ettikten sonra, 1961'de kurulan Adalet Partisi,kongrede Süleyman Demirel'i genel başkanlığa getirerek Türkiye'de yeni bir parlak! dönemi başlattı. 1965 seçimlerinde de CHP'yi alt ederek iktidara geldi .Efruz da AP milletvekili olarak meclise girdi. 1965Tabii milletvekilliği sonsuz dokunulmazlıkları getirdiği için hakkındaki soruşturmalardan da böylece kurtuluverdi. İlk yıllar, ekonomi iyi gider. Ama ekonominin iyi seyretmesi, herkesin çok mutlu olduğu anlamına gelmiyordu. Zenginleşme hedefi sağlanmış gibi görünürken aslında bunun yine belli kesimlerin zenginleşmesiyle sağlandığı görüldü. Hükümetin ve bürokrasinin solculuk tedirginliği, hatta paranoyası yine sosyal hayata , basına ve üniversitelere yoğun müdahaleleri getirdi. İktidarda kalma savaşı milletle yapılınca, yine darbenin sesleri duyuldu. Anarşi ve terör ülkenin çeşitli yerlerine sıçradı. Efruz, yurtdışına kaçtı. Yapılan soruşturmalardaki paranoyaklıklardan Vicdani de nasibini aldı. Hükümetin yolu neyse onu izleyecek ya, o da paranoyak oldu. 1. Memur,Vicdani BÜRO- Ahmet,Vicdani,Bahattin,Hikmet BÜRO 2- 1. Memur,Vicdani,Komi,Efruz PARK- Efruz,Vicdani NUH KUYUSU-Vicdani,Sarhoş PSİKANALİZ-Profesör,Asistan,Vicdani BAĞLAK-Vicdani... İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ 1889'da Osmanlı Devleti'nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak, Kanuni Esasi'yi yeniden yürürlüğe koymak, Mebuslar Meclisi'nin açılmasını sağlamak amacıyla kurulan gizli bir dernektir. Cemiyetin yöneticileri,örgütlerini güçlendirip ülkede yaygın hale getirdikten sonra,harekete geçmek kararındaydı. İstanbul'da Ermenilerin Babıali'ye yürümeleri,Osmanlı Bankası'na saldırmaları gibi olaylar çıkarmaları üzerine İttihat ve Terakki, duvarlara astığı bildirilerle halkı birlik olmaya çağırdı.1895Ülkenin içine düştüğü kötü durumdan II. Abdülhamit yönetiminin sorumlu olduğunu açıkladı. Yapılan kovuşturma sonucunda, üyelerden bir bölümü, yurtdışına kaçtı. İttihat ve Teakki, bundan sonra çalışmalarını yurtdışında sürdürdü. Bu dönemde cemiyet Avrupa'da kendini Jön Türkler olarak tanıtıyordu. İttihat ve Terakki cemiyeti, Rumeli'de hızla gelişti. Burada cemiyete katılanlar, ülkenin içişlerine yabancı devletlerin karışmalarını önlemek istiyorlar, ordu içinde taraftar toplamaya çalışıyorlardı. Bu sırada İngiltere ile Rusya'nın karışıklık içinde bulunan Makedonya'nın Osmanlı yönetiminden ayrılması konusunda anlaştıkları öğrenildi Bunun üzerine İttihat ve Terakki cemiyeti hemen harekete geçti. Avrupa devletlerinin içişlerimize karışmalarını önlemek için, II. Abdülhamit'e zorla Meşrutiyet'i ilan ettirmeye karar verdi. Niyazi Bey, Eyüp Sabri Bey Manastır çevresinde, Enver Paşa Selanik yakınlarında dağa çıkarak ayaklandılar. Ayaklanmanın yayılmasından çekinen II. Abdülhamit, Kanuni Esasi'yi yürürlüğe koyarak Meşrutiyeti ikinci kez ilan etti. 1908 Vicdani ile Efruz gözlerini dünyaya açtı. Tabela aydınlandı, Fehim Paşa Sokağı Hürriyetin ilanı ve 10 Temmuz Sokağı Bu cemiyet, meşrutiyetin ilanından sonra, adını İttihat ve Terakki olarak kullanmayı kararlaştırdı. Mecliste çoğunluk kazanılmıştı. Ancak hükümetin dışında kaldılar. Bu dönemde, Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Avusturya-Macaristan Bosna Hersek'i ülkesine kattığını açıkladı. Sık sık hükümet değişikliği oldu. Çok geçmeden İttihat Terakki'ye karşı olan tutucuların ve II. Abdülhamit'ten yana olanların kışkırtmalarıyla İstanbul'da askerler ayaklandı. Bunlara softalar da katıldı. 31 Mart Olayı meydana geldi. 1909Bu ayaklanma sırasında, genç subaylar, bazı mebuslar ve gazeteciler öldürüldü. İttihatçı gazetelerin matbaaları yağma ve tahrip edildi. İttihat ve Terakki Fırkası Hareket Ordusu adı verilen özel bir birliği İstanbul'a gönderdi. Bu ordu, kısa sürede ayaklanmayı bastırdı. Mahmut Şevket Paşa, Hareket Ordusunun komutanlığını Yeşilköy'den sonra eline aldı. Elebaşılık yapanlar idam edildiler .Ayan Meclisi ve Mebuslar Meclisi toplandı II. Abdülhamit'in padişahlıktan indirilmesine karar verildi. Mahmut Şevket Paşa Harbiye nazırı oldu. Arnavutluk'da çıkan ayaklanmayı bastırdı. Sultan Reşat padişah ilan edildi. İttihatçılar bir süre sonra hükümete girme kararı aldılar. Talat Paşa içişleri bakanlığına yılında mali durumun bozulması, İttihat ve Terakki fırkasına karşı muhalefetin güçlenmesine neden oldu. İllerde sert bir politika izleyen Talat Paşa görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Edirne'nin düşmesinden sonra, İttihatçı bir hükümet kuruldu. Edirne'nin Enver Paşa'nın kuvvetleri tarafından kurtarılması, İttihat ve Terakki'yi güçlendirdi. Genel seçimlerde tek başına iktidara geldiler. 1914Mahmut Şevket Paşa sadrazam oldu. Daha önce de Enver Paşa Harbiye Nazırı olmuştu. Almanların etkisinde kalan İttihat ve Terakki ileri gelenleri, Osmanlı Devleti'ni zamansız ve gerekli hazırlıkları yapmadan I. D. Savaşı'na soktular. Liman Von Sanders Sokağı - Vicdani'nin babası Sarıkamış'ta öldü. SAVAŞI NEDENLERİ İngiltere,Fransa,Rusya gibi büyük Avrupa devletleri da sömürgeciliğe daha çok önem verdiler. İngiltere, Hindistan, Malta Adaları, Kıbrıs ve Mısır'ı, Güney Asya ve Afrika'da bazı ülkeleri topraklarına kattı. Fransa'da sömürgelerini genişletti. Çin, Hindi'nde ve Afrika'da sömürgeler ele geçirdi. Cezayir, Tunus ve Fas'ı aldı. Rusya, Kafkasya'yı, Batı Türkeli'ni, Büyükokyanus'a kadar olan Sibirya topraklarını ülkesine kattı. Baltık Denizi kıyılarına, Avrupa içlerine ve Akdeniz'e doğru ilerlemek istiyordu. Almanya ve İtalya ise; sömürge ele geçirmekte çok geç kalmışlardı. Almanya, birliğini tamamladıktan sonra her alanda ilerleyerek Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri oldu. Avusturya-Macaristan İmp. Ve İtalya ile anlaşarak 1907'de Üçlü İtttifak'ı kurdular. 1883Buna karşılık Fransa, İngiltere ve Rusya Üçlü İtilaf'ı kurdular. 1907Bu ikiye bölünen Avrupa devletleri arasında siyasal ve ekonomik yönden anlaşmazlık vardı. Onun için olanca güçleriyle savaşa hazırlanıyorlardı. Almanya ucuz ve iyi mal çıkarıyordu. Dünya pazarlarını İngiltere'nin elinden almak ,yeni sömürgeler elde ederek, denizlerde söz sahibi olmak istiyordu. Osmanlı Devleti ile de iyi ilişkiler kurarak Ön Asya ülkelerinde ve Balkanlarda İngiltere ve Fransa'nın zararına büyük kazançlar sağladı. Almanya'nın güçlenmesi,ikiye bölünmüş Avrupa devletleri arasındaki gerginliği daha çok arttırdı. Savaş her an çıkabilirdi. BAŞLAMASI Bir Sırp öğrencisinin, Avusturya-Macaristan veliahtı Ferdinand'ı Saraybosna'da öldürmesi savaşın başlamasını sağladı. Avusturya-Macaristan hükümeti,Sırbistan'a ağır koşulları olan bir ültimatom verdi kabul edilmeyince savaş açtı.1914Rusya'nın Sırbistan'ı koruması üzerine Almanya bu devlete savaş açtı. Fransa ve İngiltere 'de Rusya'nın yanında savaşa girdiler. Osmanlı Devleti ile Bulgaristan İttifak Devletleri'nden yana oldular. Belçika,Lüksemburg,Karadağ,Japonya,Portekiz,Romanya,ABD,Yunanistan ve Brezilya üçlü ittifak devletlerinin yanında yer aldılar. OSMANLI DEVLETİ'NİN SAVAŞA GİRİŞİSavaşın başında Osmanlı Devleti,tarafsız olduğunu açıkladı. Bir yandan da hazırlıklı bulunmayı gerekli görerek seferberlik yaptı. Kapitülasyonları kaldırdı. Osmanlılar Berlin Antlaşması'ndan sonra Fransa ve İngiltere'ye güvenilemeyeceğini anlamışlar ve Almanya'ya yakınlık göstermeye başlamışlardı. İktidardaki İttihat Terakki Partisi, savaşı Almanya'nın kazanacağını sanıyorlardı. Almanya'nın yanında savaşa girerek elden çıkan ülkelerin geri alınabileceğini düşünüyorlardı. Özellikle Enver Paşa, savaşa girilmesinden yanaydı. Böylece Türk-Alman ittifakı imzalandı. Bu sırada Akdeniz'de bulunan Göben ve Breslau adındaki iki savaş gemisi İngiliz donanmasının önünden kaçarak Çanakkale Boğazı'na girdi ve Omanlı Devleti'ne sığındı. Osmanlı Devleti,tarafsızlığı bozmak için bu iki gemiyi satın aldığını açıkladı. Almanların isteği üzerine bu iki gemi, Karadeniz'e çıkarak Rus limanlarını topa tuttu . Böylece savaşa girilmiş oldu. Haldun Taner, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın iki kahramanı Vicdani ile Efruz’un şahsında 20. yüzyıl Türkiye’sinin analizini yapıyor. Karagöz’lerle Hacivat’lara uzak yakın aynalar tutarak gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ anlayışına tatlı-sert dokunuyor. “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım”ın ana teması da bir yanlış koşullandırma. Oyunun ekseni, küçük ezik bir adam. Kapsadığı süre, yakın tarihimizin yetmiş yılı. Dekoru, Türkiye ve Yakındoğu haritası. 31 Mart’tan 12 Mart’a kadar oynanan siyasi oyunların zengin arka fonu önünde çeşitli dönemlerin, çeşitli koşullandırma evrelerinin kurbanı bir küçük, bir ezik adamın acı komedyasını izliyoruz, on beş tablo boyunca.” Haldun Taner “Çok soylu bir tiyatro eseri bu. Üstelik Haldun Taner o cesur ama cesaretini kabul ettirmesini iyi bilen; taşlayıcı ama kırmadan taşlayıcı, tatlı, yumuşak üslubu ile bu güzel eserini büsbütün güçlü kılmış. Tiyatro geçmişimizin bütün olanaklarından –Karagöz, tuluat, kanto gibi– bilge bir ustalıkla yararlanan Taner, gerçekten ilgi çekici, uyarıcı ve başarılı bir sonuca ulaşmış.” Çetin A. Özkırım

gözlerimi kaparım vazifemi yaparım nilüfer